1 Ekim 2013 Salı

İyi geldin sonbahar...

Koskoca yazı sıcaktan bunalarak ve günden güne kocamanlaşarak arkamda bırakmış bulunuyorum. Güneş bu yaz ilk defa tam bir hain gibi göründü bana. Bütün bikinilere bayıldım, bütün tatil mekanlarına imrendim. Hamileliğimin ikinci üç ayının çoğunu yatarak rahatsız geçirdim maalesef ve bunu tamda yaz aylarının göbeğine denk getirmiş bir anne adayı olarak çok zorlandım. Bol bol su içeyim derken kendimi kocaman bir damacana gibi hissettim ve sürekli boşaltacak bir wc aradım.15 dakikalık market alışverişi bile sıkışarak geçti yani.
Yatmak, uyumak, yemek yapmak, gezmek hatta evde oturmak bile ne zor oluyormuş. Ama ne diyoruz beterin beteri var değil mi? en azından son üç ayım bu yakıcı, hain yaza denk gelmediği için vede çok çok daha sağlıklı olduğumuz için binlerce şükürler olsun diyorum. Yoksa bu acemi hamile ne yapardı bilmem. Denk gelmiş arkadaşlarımı da canı gönülden tebrik ediyorum.


Ve işte şahane Ekim, bu ayın ilk günü bugün, muhteşem bir sonbahar bekliyor bizi bence. Havasıyla, modasıyla, yeni inleriyle, gezilecek, gidilecek yerleriyle harika olacak bence. Zira ben, hele de bu sonbahar-kış yine çok moda olacak hakinin, kahvenin, bordonun, yeşilin bütün tonlarına ve desen desen taytlara, hayvan figürlerine bayılıyorum birde gezdiğim her yerde bu mevsimin izlerini görmekten acayip mutlu oluyorum.  Ben yine bir çoğundan mahrum kalacağım ve imrenerek iç çekeceğim biliyorum ama tıpkı yazın olduğu gibi bu sonbaharda da yine hamile kontenjanından torpilliyim. 
En azından sıcak değil diyerek avutabilirim kendimi.

Benim çok sevdiğim Eylül ayını da geride bıraktık tabi.
Ne sıcak ne soğuk, ılık rüzgarlarına bayıldığım aylardan Eylül.
Bu ay benim için muhteşemdi, en büyük keyif de sıcakla cebelleşmeden, bunalmadan, huzurla, oğluşumun kendini günden güne daha çok hissettiren tekmeleri oldu. O içimde minicik ayaklarıyla tekmeler savurdukça, ben ağzı kulaklarında, sürekli 32 diş sırıtarak gezen bir deli anne oldum. Deli anne tabi, çünkü neredeyse bütün günümü onu hissedebilmek için elim karnımda, sessizce oturarak geçirdim. Yani oğluşum tekmeler attıkça, ordan oraya hopladıkça anneciğini de deliler gibi mest etmiş oldu. Tam da şimdi olduğu gibi, fındığım beniim :)
İyi ki varsın, iyi ki geldin fındığım, tospaam, tomurcuğum, babasının PıtPıtı.
Korkuyorum bazen, çocuk ona her an değişebilen her telden oluru olabilen lakaplar bulduğumuzu duyunca anasından babasından şüphe edecek. Ben nasıl düştüm bu delilerin eline diye. Ya da uyacak bize başka çaresi yok :)